Mali Tatil Denen Mucize

MALİ TATİL DENEN MUCİZE

A-GİRİŞ

Muhasebe ve Mali Müşavirlik mesleğini icra eden meslek mensupları ve çalışanlarının özlemle beklediği, ülkemizde ve dünyada ilk ve örnek  olan 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi  Hakkında Kanun, 03.Temmuz.2007 tarihinden  itibaren ilk kez uygulanacaktır. Mali tatilin yürürlüğe girmiş olmasının meslek mensupları ve çalışanları, vergi yükümlüleri ile mali  idare açısından irdelendiğinde, mali yapının çalışma esaslarını etkileyen, reform niteliğinde bir  hukuki düzenleme olduğu kabul edilmektedir.

Ülkemizde kanunlarla düzenlenen ilk sektörel tatil yapılanması hukuk camiasını yakından ilgilendiren adli tatil uygulamasıydı. Adli tatile ilaveten artık mali tatil kavramı da kanunlarla düzenlenmiş sektörel bir tatil uygulaması olarak  28 Mart 2007 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanununun, mali hayatın ihtiyaçları için yeterliği, mali tatilin hukuki sonuçlarının değerlendirilmesi ile mali idare, işletmeler ve meslek mensupları açısından irdelenmesi bu makalenin konusu oluşturmaktadır.

B- HUKUKİ DÜZENLEMELERİN GEREKÇELERİ

Kanunun temel gayesinin  “ meslek mensuplarının iş yükünün yılın belli tarihlerinde hafifletilerek çalışma standartlarının yükseltilmesi ve düzenli tatil yapmalarının sağlanarak verimliliklerinin arttırılması ” nın hedeflediği  gerekçelerde belirtilmiştir.

Kanunun yasalaşması aşamalarında  hazırlanan yasa teklifleri ve Mali Tatili düzenleyen 5604 sayılı yasasının gerekçeleri incelendiğinde şu ortak noktaların bulunduğu görülmektedir.

–          Vergi mükellefleri ve işverenlerin Vergi Dairelerine ve Sosyal Güvenlik Kurumlarına  vermeleri gereken

         Beyanname ve  bildirimler büyük oranda meslek mensuplarınca  hazırlanmaktadır.

–          Meslek mensuplarının iş yükü her geçen gün artmaktadır.

–          Meslek mensupları düzenli tatil  yapamamaktadır

–          Mali Tatil uygulaması mükellef psikolojine ve vergi elemanlarının dinlenmesine katkı sağlayacaktır.

–          Yoğun iş temposu meslek mensuplarının  mesleki gelişmeleri takip etmelerini engellediği gibi verimliliği düşürmektedir.

–          Tatil Anayasal bir haktır.

5604 sayılı Kanunun gerekçelerinin de hukuki dayanağı olarak belirtilen Anayasa ‘nın Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkını Düzenleyen 50. Maddesinin 3. ve 4. paragraflarında;

“Dinlemek çalışanların, hakkıdır”,

Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.”  denilmektedir.

Muhasebe ve Mali Müşavirlik mesleğini icra eden meslek mensuplarının yürütmüş olduğu faaliyet, yapısı itibariyle bir kamu hizmetidir. Kamu hizmetlerinin çalışma zamanları ve yükümlükleri kanunlarla düzenlendiğinden, tatil ve dinlenme hakkıyla ilgili  yasal düzenlemelerin de Anayasanın bu maddesinde belirtilen şartları temin eder nitelikte olmasını gerektirmektedir.

5604 sayılı Kanunun gerekçelerinde ve Anayasamızda belirtilen hususların doğruluğunda şüphe yoktur. Ancak; 5604 sayılı Kanun, gerekçelerinde belirtilen hususları giderecek niteliğe  ulaşamamıştır.

Mali tatil yasasına referans olma özelliğini taşıyan diğer bir sektörel tatil uygulaması olan adli tatil ile mali tatil yasası irdelendiğinde her iki düzenleme arasında şu benzerlikler görülmektedir.

–          Aciliyet arz etmeyen işlemlerin tatil sonrasına ertelenmesi,

–          Tatile rastlayan işlemlerin, tatilin son gününden itibaren 7 gün içinde yerine getirilmesi

–          Mükellef ve müvekkillerin tatil boyunca hukuki sorumlukları ertelenmesi.

–          Serbest çalışan meslek mensupları ve avukatların tatil yapmalarını sağlamaya yönelik olması.

–          Her iki yasal düzenlemede tatil boyunca işlerin hafifletilerek tatil yapmalarının hedeflenmesi.

–          Tam olarak tatil statüsünün olmaması

5604 sayılı Kanun, eksiklerine rağmen özü yönünden milat nitelikli bir hukuki düzenlemedir. Yapılan bu yasal düzenlemeler, muhasebe mesleğinin akademik yapısını  güçlendirmiş  ve  mesleki saygınlığa artı değer katmıştır.

5604 sayılı Kanunda yapılan düzenlemelerde bağımlı veya bağımsız çalışan meslek mensupları yönünden bir ayırım yapılmamasına karşın  serbest çalışan meslek mensuplarının işlemlerinin mali tatil süresince azaltılarak tatil imkânın sağlanmasına yönelik bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Ancak; bağımlı meslek mensupları ve çalışanlarının yasal izinlerini kullanmalarını da kolaylaştıracaktır.

C- ÇALIŞMA HAYATI İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER

5604 sayılı Kanun gereğince her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanacağı belirtilmiştir. Diğer bir ifadeyle her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) Mahkeme kararı veya Cumhuriyet Savcılıklarının talebi üzerine ya da Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılan aramalı incelemeler ile iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri hariç olmak üzere idarece her hangi bir bildirim tebligat, inceleme yapılmayacak vergi mükelleflerinden de bilgi ve beyanname istenmeyecektir.

Ayrıca; yasal süresi Temmuz başından 27 Temmuz tarihlerine kadar son bulan mali yükümlülüklerin, mali tatilin bitim tarihinden itibaren yedinci günün mesai bitimine kadar ertelendiği belirtilmiştir. Mükelleflerin  mali  tatil bitimini beklemeden de beyannamelerini vermeleri mümkündür.

Gümrük idareleri, özel idareler ve belediyelerce hesaplanarak tahsil edilen vergiler ve diğer yükümlülükler, normal sürelerinde işlemlerinin tamamlanmasına ve vergilerinin ödenmesine devam edilecektir.  2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların yapmakla sorumlu olduğu yükümlülükler mali tatil uygulamasına konu olmayacaktır.

Ancak; Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden itibaren başlayacağından 2007 yılından mali tatil uygulanması 3 Temmuzda başlayacak ve 18 gün sürecektir.

 

1- MALİ İDARENİN KONUYA YAKLAŞIMI

Maliye Bakanlığı ve Çalışma  Sosyal Güvenlik Bakanlığı mali tatil süresince, verilmesi gereken beyanname ve bildirimler ile diğer yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi ilgili usul ve esasları belirlemeye  yetkili kılınmıştır.

Bakanlıkların, mali tatil süresince verilen beyanname ve bildirimleri yasal yükümlülükleriyle ilgili düzenleme yetkisi, Mali Tatil ile ilgili uygulamaları düzenleyebileceği, oluşabilecek aksaklıkları giderebileceği gibi algılansa da kanun detayları incelendiğinde, bunun pratikte mümkün olmadığı çok açık şekilde görülmektedir.

Mali Tatilin bitim tarihinden itibaren yedi gün içinde beyannamelerin verilmesi ve beyan tarihinden itibaren üç gün içinde ise ödemelerinin yapılması gerekmektedir. Kritik nokta ise ödemenin aynı ay içinde kalmak kaydı yapılacağının  belirtilmesidir. Temmuz ayında 20 gün tatil uygulanacak,  7 gün içinde ise toplanan belgelerin kayıt işlemleri tamamlanarak beyan edilecek ve  3. günün  sonunda yani 30.Temmuz ‘a  kadar ise ödemesi yapılacaktır.

Kanun maddesinde “aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla” şartı  olduğundan, Temmuz ayından kalan 1 günle ilgili daha önce yaşanan teknik aksaklıklarda düşünüldüğünde,  Maliye Bakanlığının beyan sürelerine ilişkin bir düzenleme yapması olası değildir. Maliye Bakanlığının, mali tatil nedeniyle  uzayan beyanname süreleri beraberinde ödeme sürelerini de uzatacağından, bütçe disiplini açısından sürenin uzamasına sıcak bakmadığı daha önceki uygulamalardan bilinmektedir.

2- İŞLETMELER YÖNÜNDEN İRDELENMESİ

İşletmeler  açısından mali tatil kavramı ve getirdiklerini incelendiğinde, en çarpıcı nokta mali tatil boyunca defter ve belgelerin inceleme konusu yapılmamasıdır, Ayrıca;

–        Mükelleflere mali tatil boyunca her hangi bir tebligat yapılmayacak

–        Herhangi bir konuda yazılı veya sözlü bilgi istenmeyecek

–        İşyerinde inceleme ve sayım yapılmayacak ( Vergi  kaçağı önlemeye yönelik kontrol işlemlerine devam edilmesi

muhtemeldir.)

–        Vergi Dairesi, SSK, Vergi Mahkemeleri diğer kurumlara yapılması gereken başvurular mali tatil sonrasında yapılacak

–        Muhasebe işlemlerini kendi bünyelerinde yürüten işletmeler, mali tatil boyunca defter kayıtlarını tutmak zorund olmayacaklar.

Ancak; İşletmelerin mali işlemlerinde  belge alma veya belge verme zorunlulukları ile işlem süreleri kanunlarla belirlenmiş yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmesindeki  yasal sorumlukları devam etmektedir. Örneğin; işe başlama, işi terk, personel girişleri, iş kazaları ve Bağ-kur işlemlerinin  bildirilmesi  gibi yükümlülükler  yasal sürelerinde yerine getirilmelidir.

Noterlerce tahsil edilen damga vergileri ve harçlar daha önce olduğu gibi, her ayından 15. gününden  ve ay sonundan  itibaren 7 gün içinde beyan edilmesine devam edilecektir.

Ayrıca; Mükellefler dilerlerse mali tatil süresince de uzlaşma talebinde bulunabileceklerdir. Süresi kanunlarla hüküm altına alınmış işlemlerin yerine getirilmesiyle ilgili Mali Tatil  yasasında yeterli açıklama yapılmadığından işlemler öncesinde meslek mensuplarından görüş istenmesi yararlı olacaktır.

 

3- MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN ETKİLERİ

Meslek mensuplarının, yürütülmesi gereken fiili işlerin haricinde, mesleki ve hukuki gelişmeleri takip etmesi, bunun sonucun da kendini yenilemesi gibi mesleki bir sorumluluğu  ve zorunluluğu vardır. Yapılan bu düzenlemeye göre yasada belirtilen yükümlülerin 21 Temmuz ile 27 Temmuz tarihleri arasında  tüm işlemlerin tamamlanarak beyan ve bildirimlerin yapılması gerekiyor.

Buna göre; meslek mensupları ve yardımcılarınca yürütülen ve yoğun bir iş temposuyla tam ay çalışarak  hazırlayabildikleri işlemlerden  Temmuz ayında yedi gün içinde tamamlanacak işlemleri hatırlamamız yararlı olacaktır.

–         Beyana dayalı tarhiyata göre verilmesi gereken beyannameler

–         Uzlaşma Talepleri ve İşlemleri

–         İhbarname ve cezalar  için başvuru süreleri

–         Dava açma süreleri

–         Bilgi verme İşlemleri

–         İdarece inceleme talepleri

–         Bildirimler (Sendikalar Kanununa, İşsizlik Sigortası Kanununa, İş Kanununa, İş kur Kanuna göre verilmesi bildirimler)

–         Muhasebe Kayıt Süreleri (Kayıt sürelerine, tatil süresi ilave edilecektir.)

–         Genel muhasebe İşlemleri

Muhasebe mesleğinin içinde bulunduğunu yorucu çalışma koşullarını tespit etmek açısından Doç. Dr. A.Burçin YERELİ tarafından hazırlanan anket bilgilerini aktarmak doğru bir yaklaşım olacaktır.

“Ankete katılan meslek mensuplarının %50’si günde 7,5 ile 11,5 saat arasında çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Günde 11,5 ile 12,5 saat arasında çalışanların oranı ise %12’dir. Ancak, günde 12,5 saatin üzerinde çalıştığını söyleyenlerin oranı %31’dir ve bu son derece önemli bir çalışma süresidir. Ankete katılan meslek mensuplarının %83’ünün evli olduğu düşünülürse, günde 12,5 saatin üzerinde bir çalışma yükü muhakkak surette aile yaşamı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirecektir.”

Meslek mensupları  tarafından yürütülen işlemlerin genel dağılıma bakıldığında, belgelerin kayıt altına alınarak beyan ve bildirgelerin verilmesi muhasebe mesleğinin temelini oluşturduğu ve iş yükünün buralarda yoğunlaştığı görülmektedir.

5604 sayılı Kanun öncesi  beyannamelerin verilme süreleri, Geçici Vergi Beyannameleri için ilgili ayın   10 iken 14, Muhtasar beyannamelerinde 20 iken  23, KDV beyannamesi ise 20 iken 24. günü mesai bitiminden olarak değiştirilerek yeniden  düzenlenmişti. Beyanname süreleriyle ilgili yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmasındaki temel neden,  düzenleme öncesinde kanunda belirtilen sürelerin yeter sürede olmadığından gerek TÜRMOB ’un  talepleri, gerekse Maliye Bakanlığının konuya gösterdiği hassasiyet ile  beyanname süresi sona ermeden, yayınlanan sirküler ile beyan sürelerinin 3 ile 6 gün arasında uzatılması ve bu durumun vergi ve çalışma disiplinin bozulmasına neden olmasıydı.

5604 sayılı Kanun ile  ise Temmuz ayına mahsus olmak üzere  temel beyan süreleri sadece 3 ile 4 gün uzamış bulunmaktadır.

 

D-SONUÇ

Kanunun  gerekçesinde belirtildiği üzere  yoğun ve yorucu iş temposu içinde ayın tam günü çalışılarak yetiştirilmekte güçlük çekilen beyanname  ve bildirimlere ait işlemlerin  yedi gün içerinde  hatasız ve tam olarak kayıt altına alınması, beyanname  ve bildirimlerin yapılması mümkün değildir. Ayrıca; ihbarname itirazları, usulsüzlük cezalarına indirim talepleri ile  uzlaşma talep ve işlemleri, incelenme amaçlı defter ve belgelerin teslimi ve  dava açma  işlemleri de  yedi gün içinde tamamlanacaktır.

Yapılan bu düzenlemeyle meslek  mensupları 20 gün boyunca tatil yapacağından, tatil sonunda zinde olacaklarını ve daha verimli çalışacaklarını düşünmek mümkündür. Ancak; meslek mensuplarının yedi günde yasal yükümlükleri tamamlaması halinde, kanunların yaptırım gücü ve mali tatilin sağladığı verimliliğe rağmen bunun adı mucizeden başka bir şey olmayacaktır.

5604 sayılı Kanunun bu haliyle, gerekçelerinde belirtilen hususları ve meslek mensubunun tatil ihtiyacını karşılamaktan yoksun bir hukuki düzenlemedir.

5604 sayılı Kanunda belirtildiği üzere Mahsup talep işlemleri, 6183 sayılı yasaya göre tahsil edilen vergiler,  vb. işlemler Mali Tatil kanununa konu olmaması, ayrıca, mükelleflerin dilerlerse  uzlaşma içinde talepte bulunabilmesi, beyannamelerin  mali tatil süresinde verilebilmesi, mali tatilin uygulanmasına esneklik sağlayacağı düşünülebilir. Madalyonun diğer yönüyle değerlendirildiğinde ise mali idare belirtilen işlerin yedi günde içinde yetiştirilemeyeceğini düşünerek meslek mensuplarına mali tatil süresincede yükümlükleri yerine getirme hakkı tanınmıştır. Diğer ifadeyle mali tatil süresi tırpanlanarak oluşacak sorunların çözümü, meslek mensuplarına yüklenilmiştir.

Dar zamanda yapılacak işlemlerin  içinde çıkılması güç, mali külfetler getireceği, vergi kayıplarının doğması neden olacağını  açıktır. Nihayetinde oluşacak vergi ziyaları,  vergi ihtilaflarına neden olacak, ve bu durum mali idare üzerindeki iş yoğunluğunu arttıracaktır.

Mali Tatilin uygulanmasıyla ilgili olarak  Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının süreleri belirlemede etkiliğinin arttırılması, TÜRMOB ‘ un taraf olarak görülmesi aksaklıkların çözümüne katkı sağlayacaktır. Mali Tatilin uygulanabilir hale getirilmesi açısından   defter kayıtları ile  beyanname ve bildirimlerin  ilgili yasalarda belirtilen sürelerin bitim tarihinden itibaren 20 gün süreyle ertelenmesi,  bunlar dışında kalan yükümlüklerin ise  1 ay süreyle ertelenmesi daha doğru bir uygulama olacaktır.

Mali Tatil 03 Temmuz 2007 tarihinde başlayacaktır. Kanun uygulanmasıyla ilgili mali konuları içeren 1nolu tebliğ  ve kanunun 2. maddesinin uygulanmasıyla ilgili  sosyal güvenlik tebliği, 30 Haziran 2007 tarihli 26568 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi tereddütlerin giderilmesine ve  aksaklıkların azalmasına yardımcı olacaktır.

Mali Tatilimiz Kutlu Olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »